Halil İnalcık hocamızın vefatından duyduğumuz derin üzüntüyü belirtme ihtiyacı hissediyoruz. Türk tarihçiliğinin büyük üstadı, Osmanlı tarihini modern anlamda yeniden yazan, yazdığı her kelime değer taşıyan Halil İnalcık'ın adı eserleriyle birlikte sonsuza kadar yaşayacaktır. Hatırasının önünde saygıyla eğiliriz.
Aynı anlamı karşılamak üzere kişi adı olarak kullanılan Kağan ve Kaan adları arasındaki ayrım, temelde Türkçe ve Moğolca arasındaki bir farka dayanmaktadır.
Yönetime ilişkin unvanlar ekseriyetle coğrafi bölgelerle kaimdir. Bu bölgelerin ele geçirilmesi suretiyle diller arasında sıklıkla el değiştirir ve bu adların kökenini tespit etmek kimi zaman güç olabilir. Bu bâbdan olmak üzere, hükümdar unvanı olarak kullanılan Kağan/Kaan adının kökeni de meçhuldür. Mevcut bilgilere göre kelimeyi ilk kullananlar Siyenpiler (Hsien-pi) olsa da, kelimenin etimolojik açıklamasının Türkçe içinde yapılamaması, farklı bir köken ihtimalini güçlendirmektedir.
Gönderen
Açuk Bitig
04:06
Kökeni Türkçe olsun yahut olmasın, Türkiye Türkçesinde kişi adı olarak kullanılan birçok sözcüğün nasıl yazılacağı, okunacağı ve anlamlandırılacağı konusunda tartışmalar mevcuttur. Bu yazı serimizde, kısa notlar hâlinde, bu tartışmalara değineceğiz.
Aslı yumuşak ünlü ile biten ve Türkiye Türkçesinde zamanla sert ünlü ile biter hâlde kullanılan adlar (Mehmet/Mehmed, Murat/Murad vb.) bu seride değerlendirme konusu yapılmayacaktır. Yalnızca belli bir tarihi kişiliğin adı olması sebebiyle kişi adı olarak kullanılan adlar da (Mete, Cengiz, Teoman vb.) bu serimizde değerlendirilmeyecektir.
Tartışmalı adların çokluğu sebebiyle, bu adların tamamı hakkında yazı neşretmemiz mümkün değildir. Ancak, okuyucularımızdan gelen talepler üzerine, yazı serimizi bu talepler doğrultusunda genişletmemiz mümkündür. Hakkında fikir istediğiniz tartışmalı adları bize İletişim bölümünden veya bu yazıya yorum eklemek suretiyle iletebilirsiniz.
Seride ele aldığımız ve doğrusunu tespit etmeye çalıştığımız adların yerleşik olması hâlinde her iki şeklinin de kullanılmasında bir mahzur bulunmadığını, amacımızın bu kullanımlardan birinin yahut birkaçının kullanılmaması olmadığını, ancak tartışmalara açıklık getirmek maksadıyla bu yazıları kaleme aldığımızı ve alacağımızı da şimdiden beyan etmek isteriz.
Keyifli okumalar diliyoruz.
Yayımladığımız bu liste Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan mühimme, tapu, şikâyet ve aşâir-i iskân defterleri gibi belgelerde bahsi geçen oymak, aşiret ve cemaatler hakkında, Cevdet Türkay'ın yıllar süren araştırması neticesinde hazırlamış olduğu "Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu'nda Oymak Aşîret ve Cemmatlar" adlı meşhûr eserinden derlemedir.
Eser, giriş kısmında belirtilen yorumlarda kanaatimizce bilimsel dayanaktan yoksun tezlere yer vermişse de, muhtevasının arşiv belgelerinden alınan bilgilerden ibaret olması sebebiyle bilimsel değer taşıyan ve akademik başvuru amaçlı kullanılabilecek, önemli bir çalışmadır.
Osmanlı arşivinde bahsi geçen Kafkas ve Kuzey Karadeniz aşiret ve cemaatlerinin adlarını, yaşadığı bölgeleri ve hangi tâifeden olduklarını bu listede görebilirsiniz.
Uygurlar, Türk kavimleri arasında yerleşik hayata geçişleriyle ve bıraktıkları kültürel miraslarla tanınırlar. Uygurların yerleşik hayata geçişi ve kurdukları ilk şehir ile bu şehrin akıbeti hakkında "
İlk Türk Şehrinin Kısa Öyküsü" başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Uygurlar, Ötüken'deki hâkimiyetlerinin sona ermesinden sona zorunlu olarak birçok yöne göç etmişlerdir. Bu göçlerin ağırlık merkezi Tibet'in kuzeyindeki, kuvvetli bir merkezi idaresi bulunmayan geniş topraklar olmuştur. Uygur göçleri, bu toprakları bugün anıldığı adıyla "Doğu Türkistan" hâline getirmiştir.
Uygurlar yeni topraklarında bazı yerleşim yerleri kurmuş, bazı yerleşim yerlerini ise ele geçirerek buraları imar etmişlerdir. Doğu Türkistan'daki bu yerleşim yerleri arasında Koço'nun müstesna bir yeri vardır.