7 Response to "Tarihin Arka Odası'nda Kür Şad Tartışması"
- Açuk Bitig Says:
-
Verdiğiniz bilgi doğrudur. Aynı konu Liu Mau-Tsai'nin eserinde de var. Ben programda konunun tam olarak anlatılamadığını, bir karışıklık olduğunu düşünüyorum. Aksi hâlde, Ahmet Taşağıl'ın kendi yazdıklarından habersiz olduğunu düşünmek gerekir ki bu makul değil.
- 27 Aralık 2010 18:40
- Bvray Says:
-
Şat kelimesinin de tıpkı yabgu gibi bir ünvan olduğunu Tonyukuk abidesinin 1. taşının batı yüzünün 5. ve 6. satırı ile 2. taşının 6. satırından biliyoruz.
Kül de bir ünvan. Kül Tigin, Bilge Kül Kadir Han vs.
Kül Şat/Şad da ayaklanan prensin özel adı değil de ünvanı olabilir. Belki de Atsız 1. taşta bahsedilen şad'ı "kül şat" olarak almış ve isyanın liderinin ismi olarak kullanmıştır. Satırların yorumlanmasına bağlı.
Tonyukuk'un ve İlteriş'in de bu kişilerin kendi adları değil sonradan verilme ünvanları olduğunu hatırlıyorum ama hafızam ona da kaynak gösterecek kadar kuvvetli değil. - 3 Ocak 2011 09:23
- Açuk Bitig Says:
-
"Şad" şüphesiz ki bir unvan. Kül ise tek başına kullanımına rastlamadığımız fakat diğer unvanlarla ve adlarla birlikte sıkça kullanılan bir sözcük ki bunun aslı "Köl" olsa gerektir. Pek yakında bu da bir yazı konusu olacak.
İslam öncesi Türk tarihinde gerçek adını bildiğimiz kişi sayısı çok azdır. Çünkü makam yükseldikçe ad değişir. Kayıtlar da çoğu zaman yüksek makamdakilerle ilgilidir. Bu yüzden kişilerin ancak bu son adlarını, yani esasında unvanlarını öğrenebiliyoruz. Tonyukuk böyle olsa gerektir. İlteriş (Bu da İltiriş olabilir, bir ihtimal.) ise kağan olmadan önce "Kutlug Şad" adını taşıyordu.
Kür Şad ismi acaba "Kül/Köl" benzetmesinden mi çıktı, yoksa Saadettin Gömeç gibi hocaların ilgi gösterdiği üzere, fonetik olarak Çince telaffuzun Türkçe karşılığını tespit etme gayretiyle mi ortaya çıkarıldı, bilemiyoruz. Sizin dile getirdiğiniz fikir de elbette bir ihtimaldir. - 3 Ocak 2011 11:47
- Mehmet Çalışkan Says:
-
Kelime "Kül/Köl Şad" değil, "Kür/Kör Şad"dır. Kâşgarlı'ya göre bu kelime (kef-rı) "yiğit, sarsılmaz, pek yürekli, kabadayı" ma'nâlarına geliyormuş. TDK'ya bakılırsa "inatçı, hırslı, aksi, dik başlı adam" ma'nâlarına geliyormuş. Ya'nî tam da Atsız'ın anlattığı gibi bir adam. Tabiî Atsız bunu Chie-Shih-Shuai'ın Türkçe karşılığı olarak kullanmıştır. Çincede "r" sesi olmadığı için kelime başında ve ortasında "l" ile karşılanırken, sonda hîçbir şekilde karşılığı yoktur. Tie-le (=Töles) örneğinde de görüldüğü gibi "ie" ise "ö/ü" sesini karşılayabilir. Bu yüzden Atsız "Chie"yi "Kür" olarak okumuştur. "Shih/She" ise Çincede "Şad" yerine kullanılmıştır. Atsız sondaki "Shuai"yi ise "Şu" olarak Türkçeleştirmiş ve romanında bu Türk prensinin şad olmadan önceki adını "Şu Tigin" olarak anmıştır. "Kişeso", "Cişeşuay" gibi tuhaf Çince telaffuzlar yerine Atsız sâyesinde dilimize yerleşmiş olan "Kür Şad"ı kullanmanın ilmî açıdan bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. Ona bakarsak Türkçede "m" ile kelime başlamazken ilk büyük Türk başbuğu olan kişi hâlâ "Mete" olarak anılmaktadır. Hâlbuki asıl ilme karşı olan budur, çünki bu kişinin adı "Tien-chüe Mo-du" ya'nî Tanrıkut Batur'dur.
- 14 Eylül 2012 17:53
- Adsız Says:
-
Programda Ahmet Hoca "Kürşat İhtilali" adında bir ihtilalin olmadığını söyled. yoksa 630-680 yılları arasında yüzlerce Türk isyanı olduğunu zaten söyledi. Atsız hoca bu isyanları bildiğince inceleyip Türk isyanlarından bir roman yazmış olmalı.
Diğer yandan adı geçen "Chie-Shih-Shuai" önce ağabeyinin yerine geçmek için önce ağabeyini imparatora şikayet etmiş imparatordan iltifat görmeyince böyle bir yola başvurmuştur. Bu hususta önemlidir. - 13 Şubat 2013 10:43
Programı ben de izledim, birkaç e-posta gönderdim fakat dikkate almadılar. 2006 yılında Prof.Dr. İsenbike Togan'ın başkanlığını yaptığı bir kurul tarafından TTK adına, Tang Hanedanı dönemine ait bazı Çin kayıtları Türkçe'ye çevirildi. Henüz okuma fırsatım olmadı ancak okuyan bir tarihçi arkadaşımın anlattığına göre bu kaynakta Chie-Shih-Shuai İhtilali'nin yapıldığı gece yağan yağmurdan, ihtilalcilerin 40 kişi olduğuna kadar yazılmış. Zaten romanda da Kür Şad'ın Çin Ordusu'nda rütbe aldığını ve Çin ordusunun silahlarıyla Çin askerlerine eğitim verdiği ancak bunu Çin'deki Türklere sahip çıkabilmek adına yaptığı anlatılıyor. Kür Şad elbette bir roman karakteri ve efsanevi bir biçimde anlatılıyor -ki zaten hangi roman karakteri tarihi gerçekliğe birebir uygundur ki?