Murat Bardakçı'ya İki Eleştiri
Gönderen Açuk Bitig , 30 Mart 2011 Çarşamba 19:58
1- Sevi
Aslında Bardakçı'nın "sevi" hakkındaki iddiasını tam olarak anlayabilmiş değilim. Ama bunu dalga geçilecek bir kelime olarak gördüğü anlaşılıyor. Bu, Bardakçı'nın dil konusuna yaklaşımındaki garabetten bir örnek.
Çengiz-Tengiz değişimini ise başka bir argümanla savunsa belki yine sessiz kalırdım ama kendinden emin bir şekilde ç-t ilişkisini reddetmesi artık kabul edilebilir hatalardan değil.
Bir programda da "yanıt" kelimesinin uydurma olduğunu iddia etmişti ama program konuğu Şükrü Haluk Akalın anında "yanıt" verdiğinden, benim bir şey yazmama gerek kalmamıştı.
Üslup konusunda ise ne söyleyebilirim? Sayın Bardakçı gibi İstanbul beyefendisi de değilim ama nezaketten taviz vermeye yine de gönlüm razı olmadı.
Öncelikle böyle takdire sayan bir site icin bende ilk tebriklerimle baslayayim söze, sonrasinda bu Murat Bardakci'nin ne ilk ne son hatasi diyeyim, daha öncede kibrinden kaynaklanan buyuk hatalara imza atti ama halen en iyi ben bilirim tavirlarindan zerre taviz vermiyor maalesef.
Yazilarinda bile iki paragraf arasinda kendiyle celistigi olmustu ama adamdaki kendini begenmislik hatasini kabul etmesini engeliyor ama populer kultur icinde kendini edindigi yer maalesef adama bazen buyuk bile olsa hatalarinin görmezlikten gelinmesini sagliyor.
sevi kelimesi hernekadar türkçede mevcud bir kelime ise de yaygın kullanıma sokulmaya çalışılması elbette tenkid edilir çünki dil insanların konuşageldikleri bildirişme vasıtasıdır ve halkın dilinden düşmüş bir kelimeyi ona dayatmak en hafif ifadesiyle abestir.yanıt için de aynı şeyler tekrar edilebilir, halk cevap kelimesimi benimsiyorsa yanıt demek komiktir ve bunu bir entellektüellik gereği gibi sunmak ,yine, halkın diline küfretmektir.
Yanıt yahut cevap, sevi yahut aşk kelimelerini kullanmakla entelektüellik olmaz elbette. Fakat sevi kelimesi de yanıt kelimesi de Türkçede olan ve Türkçeye uygun olan kelimelerdir. Bu kabul edildikten sonra zaten isteyen istediği kelimeyi tercih edebilir. Bunun aksini hiçbir zaman iddia etmedik.
İlginiz için teşekkür ederiz.
Halkın konuştuğu Türkçe esas alınmalıdır. Zaten Atatürk'ün ve en başta Genç Kalemlerin yapmak istediği de budur. Dilde Türkçeleşmek demek "Bu kelime Türkçe, bunu kullanalım, eskisini yabancısını atalım ya da unutturmaya çalışım" demek değildir. Halk hangi kelimeyi tercih etmişse o kelimeyi kullanmaktır. Zaten malumunuz bir dönem Atatürk de bu maceraya girmiş ve bundan vazgeçmiştir. Bence aşk kelimesi yerine sevi kelimesini kullanmak bu duruma benziyor. Yunus Emre kullanabilir. Hatta tarihin belli devirlerinde başka şairler ya da edebiyatçılar da kulanmış olabilir ama artık bu kelime unutulmuştur. Yüzyıllardan beri dilin her alanında kullanılagelmiş, halk tarafından benimsenmiş "aşk" kelimesinin yanına "sevi" kelimesini koyarsanız malesef "İstiklal Marşı"nı okuyup da anlamayan bir yüz ifadesine benzeyen bir yüz ifadesiyle karşılaşırsınız.
Yorumunuz için teşekkür ederiz fakat görüşünüze iştirak edemeyeceğiz.
Derleme sözlüklerine göre sevi kelimesi Uşak, Isparta, Burdur, Muğla, Kütahya, Afyon, Denizli dâhil birçok yörede yerel ağızlarda dahi kullanılmaktadır. Bu yüzden, sevi kelimesinin halka yabancı olduğu söylenemez. Keza, birçok kişi Sevi soyadını kullanmaktadır. Pek çok edebi eserde de sevi sözcüğü yer almaktadır. Kısacası, sevi sözcüğü oldukça yaygındır, halka yabancı değildir ve kullanıldığında ne olduğu anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında sevi sözcüğünü dilden çıkarmaya çalışmak, dile müdahaledir. Sevi, zaten günümüz Türkçesi içinde yer almaktadır.
Sevi sözcüğünün dilde yer alıyor olması İstiklal Marşı metninin anlaşılmamasına yol açmaz. Zira, sevi sözcüğünün varlığı dolayısıyla aşk sözcüğünü dilden çıkarmayı önermiyoruz. Fakat sevi sözcüğünün dilden ve sözlüklerden çıkartılması birçok metni anlaşılmaz hâle getirebilir.
Bir kelimenin isim ya da soyisim olarak kullanılması, bazı ağızlarda varlığını sürdürmesi o kelimenin kullanım olarak yaygın olduğu anlamına gelmez. Bu şu anlamı taşı. "Bu kelime o yörelerde kullanılan bir kelimedir" ki o yörelerde bile ne kadar sık kullanıldığı tartışılır. Bir çok insanda ağızlarda geçen kelimelerin soyisim olarak kullanıldığını görebiliriz: "çüçen", "balkır" gibi. Hatta bu kelimeler Eski Türkçeden de alınmış olabilir. Önemli olan halkın çoğunluğu tarafından kabul görmesidir. Aşk kelimesi artık Türkçedir.Sokağa çıkın ilk gördüğünüz vatandaşa "aşk" ve "sevi" kelimesini sorun. Verilen cevap sizi tatmin ederse, bu kelimeyi kullanın. İlla bir şeylerin karşılığı bulunacaksa dilimize yeni girmiş yabancı kelimeleri karşılığı bulunmasa daha faydalı bir uğraş olur. Sevi kelimesinin dilde yer alıp almaması tabi ki "İstiklal Marşı"nın anlaşılmamasına yol açmaz. Benim söylemek istediğim dilde Türkçeleşme adına böyle bir yola girilirse oluşmuş ve oluşacak olan durumdur. Bu arada çok güzel bir site hazırlamışsınız. Emeğinize sağlık.
Sevi kelimesinin kullanılabileceğini söylemekle aşk kelimesinin kullanılmaması gerektiğini söylemediğimizi bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Hem aşk hem sevi kelimeleri dilde ve sözlüklerde yer alabilir. Bu dilin zenginliğidir, kimseye bir zarar vermez. Aşk kelimesini dilden atmaya kalkan olursa, onun da elbette karşısında dururuz.
Eleştiriniz için de beğeniniz için de teşekkürlerimizi sunarız.
Açuk Bitig sitesinden kaynak göstermek suretiyle her türlü alıntı yapmak serbesttir. Siteyi en iyi şekilde görüntülemek için 1024x768 ekran çözünürlüğü kullanınız. Designed by Wordpress Themes. Blog templates Converted into Blogger Templates by Theme Craft
"Sevi TDK türetmesidir"
"Çengiz-Tengiz arasında geçiş yoktur"
Bu kadar bariz 2 hata karşısında yine de nazik bir üslup kullanmışsınız. Aynı hatayı başkası yapsa ve Bardakçı sizin bilginize sahip olsa kim bilir nasıl alaya alırdı.