Mirşanist Tarih 7 - Astan Bolıq Diye Bir Yer

Gönderen Açuk Bitig , 16 Haziran 2012 Cumartesi 13:08

Haluk Tarcan'ın bildirdiğine göre, İstanbul şehri M.Ö. 6000 yıllarından itibaren Türklerin etki sahasındadır. Hatta M.Ö. 516 yılında Ürün Beg adlı bir Türk, İstanbul tahtına oturmuştur. İstanbul'un ilk adı "Oy Urum Atın Oyoğ" şeklindedir. İstanbul kelimesi ise yine İstanbul'un Türkçe adlarından "Astan Bolıq" kökenine dayanmaktadır.

Sanıyoruz şuradan başlamak gerek: M.Ö. 6000 yıllarında Türkler henüz tarih sahnesine çıkmamışlardır. Temkinli davranırmış gibi gözüküp Ön-Türk demek, sonra da Ön-Türk kavramını Türk kavramına eşitlemek, ancak bir çeşit fırsatçılık olarak görülebilir. Kağnı nasıl otomobil değilse, Ön-Türk de öylece Türk değildir.

Diğer taraftan, Haluk Tarcan'ın önerdiği "Oy Urum Atın Oyoğ" adı, "oyoğ" kelimesi ile Türkçe kurallarının dışına çıkmaktadır. Tarcan ve Mirşan'ın milattan önce kurulduğunu iddia ettikleri ve aslında M.S. 6. yy'da kurulan Türk (Göktürk, Kök Türük) devletinin yazılı kaynaklarından ve Türkçenin diğer eski kaynaklarından gördüğümüz kadarıyla, Eski Türkçede ilk heceden sonra yuvarlak ünlü bulunmaz. Bunun istisnası ancak tartışma konusu olan ve muhtemelen Türkçe kökenli olmayan birkaç sözcüktür.


Tarcan'ın "o" ile ilgili problemleri, İstanbul'a verdiği bir diğer isim olan "Astan Bolıq"ta da görülmektedir. Türkçede şehir kelimesinin karşılığı "bolıq" değil, "balıq"tır.

"Balık" kelimesine birçok yerde rastlamak mümkün. Biz Köl Tigin yazıtından bir örnek vereceğiz:
KT-D12:

Kelime "bolık" olsa idi, aşağıdaki şekilde yazılması gerekecekti:


Zira /o/ sesi, ilk hecede ise yazıda yer alır, ilk hecede yazılmayan ses /a/ ve /e/ sesleridir.

"Astan Bolıq"ın sorunlu kısmı bolıq'tan ibaret değil. Sayın Tarcan Astan'ın, "as+kan" şeklinde oluştuğunu, bunun zamanla "astan" hâline geldiğini ve "cennette asılı olan" anlamını taşıdığını belirtmektedir.

Evvela, "as" kelimesi burada as- fiiliyle mi ilgili, cennetle mi ilgili, Tarcan buna karar vermelidir. Ortada yalnızca bir "as" geçmekte fakat Tarcan burada hem asılı olmak anlamını hem de cennet anlamını çıkarmaktadır.

As- fiilinin zaten cennetle alakalı olduğu gibi tamamen mesnetsiz bir bilgiyi doğru kabul etsek bile, as+kan, asılı değil, "asan", "asma işini yapan" anlamına gelecektir.

Son olarak, bunu göz ardı etsek bile, "askan"ın "astan"a dönüşmesi olacak iş değildir. Türkçede birçok ses değişimi vardır, kelime ortasındaki "k"nın "t"ye dönüşmesi bunlardan biri değildir.

Bütün bunlar için Tarcan'ın verdiği kaynak Şine Usu yazıtıdır. Şine Usu yazıtı, M.S. 759-760 yıllarına aittir ve Bayan Çur (Bayan Çor, Moyunçur) Kağan tarafından diktirilmiştir. Taş yazıt geleneğine uygun olarak kendi dönemini anlatmak amacını taşır. Yazıttaki bilgiler arasında "Ürün Beg" diye birinin İstanbul tahtına oturması geçmez. Zaten İstanbul tahtındaki değişikliğin Moğolistan'da dikilen bir yazıta işlenmesi, beklenecek bir hadise de değildir.

Netice itibariyle, Tarcan'ın İstanbul hakkında öne sürdüğü ve bu yazıda değerlendirdiğimiz iddiaların tamamı mesnetsiz ve yanlıştır. Sayın Tarcan Asya Türkçelerini bilmediğini ve bu konuda Kazım Mirşan'dan beslendiğini söylemektedir. Eğer bununla yetinmeyip biraz Eski Uygur Türkçesi çalışmaya gayret etse idi, bu iddialarında şüphesiz ısrarcı olmazdı. Fakat o, dünyanın birçok yerinde ortak olan kullanılan bazı simgelere hangi sebeple verildiği bilinmeyen bazı sesler vasıtasıyla kayıp kıtalardan, bilinmeyen imparatorlardan bahsetmeyi uygun buluyor. Ne diyelim, kolay gelsin.

10 Response to "Mirşanist Tarih 7 - Astan Bolıq Diye Bir Yer"

Adsız Says:

Haluk Tarcan Karadeniz Tv'de sorularınızı sorun!

Açuk Bitig Says:

Bilgilendirmeniz için teşekkür ederiz. Sayın Tarcan'ı Karadeniz TV'de iken biraz izleme fırsatımız oldu. "Sorularınızı sorun." öneriniz dolayısıyla da teşekkür ederiz. Fakat bizim Sayın Tarcan'a sormak istediğimiz bir soru yok. Kendisinin iddialarını dinliyor ve eleştiriyoruz, bu kadar.

Adsız Says:

Sizin bu eleştirilerinize Kazım Mirşan'dan veya Haluk Tarcan'dan herhangi bir yanıt geldi mi?

Açuk Bitig Says:

Hayır, Mirşan'dan veya Tarcan'dan bir yanıt almadık. Fakat bizim yaptığımız eleştirilerin bir kısmı başkalarınca da dile getirilmişti. Sayın Tarcan'ın bir tartışmasına rastlamadığım için onu tenzih ederek Sayın Mirşan hakkında bir örnek verelim: Osman Fikri Sertkaya ile Kazım Mirşan arasında karşılıklı makaleler yoluyla (Bir kısmı Orkun dergisinde yayımlanmıştı.) bir tartışma yaşandı. Fakat biz, burada Mirşan'ın, iddiaları hakkındaki eleştirilere cevap vermek yerine başka iddialar ileri sürmesinden başka bir şey göremedik.

Adsız Says:

"Fakat biz, burada Mirşan'ın, iddiaları hakkındaki eleştirilere cevap vermek yerine başka iddialar ileri sürmesinden başka bir şey göremedik." tespiti ışığında sizce Kazım Mirşan'ın Fenerbahçeli olma ihtimali yüzde kaçtır?

Adsız Says:

Sizin yorumlarınızın ispatları eksik ve sadece çürütme kaygısıyla yazılmış hazır cevap niteliğinde anti-tez dir.
M.Ö. 6000 yılında Türkler tarih sahnesine çıkmamıştır tezi batılı bilim adamlarının iddia ettiği subjektif bir görüşün eseridir.
Bu görüş ile zaten bilimsel bir tartışmadan ziyade bilimsel bir veri dahi elde edilemez.
Tarih bölümünün en başarısız öğrencisi bile bu durumu rahatlıkla görebilir.

Açuk Bitig Says:

Eleştiriniz için teşekkür ederiz. Fakat biz mevcut iddiaların desteksiz olduğunu belirtiyoruz ve gösteriyoruz. Dikkatinizi çekeriz ki kaynağa ihtiyaç duyanlar, iddia sahipleridir. Şine Usu yazıtında İstanbul'dan bahsedildiğini Batılı yahut Doğulu hiçbir bilimadamına kabul ettiremezsiniz. Zira yazıt ortadadır, yazıtta ne yazdığı da ortadadır.

Tarih bölümünün en başarısız öğrencisi Şine Usu yazıtından İstanbul tahtına kimin oturduğu bilgisini çıkarıyorsa, başarısız olmasına başka sebep aramasına gerek yoktur.

Adsız Says:

Kazım Mirşan bütün Orta Asya lehçelerini bilmekte ve yazıtları okurken dönemine göre okumalar yapmaktadır. Sizin önemsiyor göründüğünüz batılı bilimadamları Etrüskçe, Grekçe, Sümerce, Mısırca dahil her şeyi A,B,C ile okumaya çalıştılar. Antik Mısır'a fransızca konuşturan Champollion'u 100 küsur senedir ele avuca sığdıramayan o batılı bilimadamlarına zaten bir şey anlatılmaz. Türkle tarih yazmamış olsun da ne olursa olsun, tüm gayeleri bu. Şine su yazıtının elinizdeki transkripsiyonunun dogrulugunu tenkit etmenizi salık veririm. Orhun yazıtları bile yanlış okunmustu, Kazım Bey dogrusunu okundu. Ötüken diye bir orman yok mesela. Göktürk diye devlet yok. Radloff tedavülden kalkalı çok oldu. Kazım Beyin 21 kitabını okudum ve henüz dönemine göre anlamsız bir okuma yapmasına rastlamadım. Fransızların yazdıgı tarihi okumayı bırakmanın vakti geldi de geçmiyor mu? Batılılara hemen inanmak, kendimiz bulunca çürütmek için müthiş bir gaye mi sergilenmelidir? Sümerden öncesini sessizliğe gömen, Sümerceyi bile A,B diye okumaya çalısıp saçmasapan bir sey ortaya koyup bu dil bir seye benzemiyor, o halde ölü diyen batılılar. Hepsine gülüyorum. 5000 sene önce konusulan bir dil nasıl ölü olabilir? Bu insanlar yasamıs ve bu dili konusmuslarsa bir dille muhakkak baglantısı olmalı, muhakkak. M.Ö. 3500 de A,B,C mi vardı? Heceyle okumak istemediler tabii, heceyle okurlarsa Türlçe çıkacak ya ondan :) Anu diye tanrı yok, Anu kelimesi bile geçmiyor tablette, Sümer'i çok tanrılı millet yaptılar :) Hz. İbrahim Somaliler'e mi gönderilmişti demekten alamıyorum kendimi. Yeterince emin olmadan ve batılılar diyorsa kuşkusuz dogrudur diyerek çürütme yapılamaz. Kazım Bey'e telefon açıp sorunuz lütfen, o size söz konusu durumu açıklayacaktır. Batılılara sormayın çünkü onlar 400000 bin yıl önce insan yaratıp, Mısırlılara fransızca konusturup göbeklitepede adem havva ve mezopotamyada tufan aradılar.. Tüm yaptıkları bu oldu.. Saygılar.

Adsız Says:

Sayın Kazım Mirşani gerçekten bilgili, Türk Tarihi hakkında dünyanın dört bir
yanında araştırmalar yaparak ömür geçirmiş
bir insandır, bu verilen emeğe saygı duymamak elde değil ama her şeyi Türk'lüğe bağlamaya zorlaması maalesef çalışmalarını gölgelemektedir.
Tarihe, (ve diğer bilim dallarına)alternatif anlayışlar getirmeye çalışmak doğaldır hatta bilimin ilerlemesi için gereklidir bile. Yanlış olan, kişinin alternatif ararken nesnellikten çıkmasıdır.
Bir tez oluşturup araştırmak demek gerçekleri bu teze göre biçimlendirmeye zorlamak değildir hele Batı merkezci tarih anlayışına karşı çıkıp da bunu Türk merkezci bir versiyona çevirmeye çalışmak hiç değildir.

Adsız Says:

Tarihe, (ve diğer bilim dallarına) alternatif anlayışlar getirmeye çalışmak doğaldır hatta bilimin ilerlemesi için gereklidir bile. Yanlış olan, kişinin alternatif ararken nesnellikten çıkmasıdır.
Bir tez oluşturup araştırmak demek gerçekleri bu teze göre biçimlendirmeye zorlamak değildir hele Batı merkezci tarih anlayışına karşı çıkıp da bunu Türk merkezci bir versiyona çevirmeye çalışmak hiç değildir.
Sayın Kazım Mirşani gerçekten bilgili, Türk Tarihi hakkında dünyanın dört bir yanında araştırmalar yaparak ömür geçirmiş bir insandır, bu verilen emeğe saygı duymamak elde değil ama her şeyi Türk'lüğe bağlamaya zorlaması maalesef çalışmalarını gölgelemektedir.

Yorum Gönder