Eski Türklerde Keçi ve Kurt Simgeleri

Gönderen Açuk Bitig , 11 Kasım 2012 Pazar 05:19



Geçtiğimiz yıl yapılan bir arkeolojik çalışma ile ortaya çıkarılan bir kurganın öyküsü, 3 Kasım 2012 tarihinde Murat Bardakçı'nın Habertürk'te sunduğu Tarihin Arka Odası adlı programda ele alındı. Prof. Dr. Ahmet Taşağıl'ın, çalışmalarda yer alan arkeolog Cantekin Karcaubay'ın ve Erhan Afyoncu'nun katılımı ile düzenlenen programda, seyircilerden gelen, mezarda kurt simgesinin bulunup bulunmadığına dair sorular ile, bitmeyen kurt/bozkurt tartışması tekrar alevlendi.

Murat Bardakçı, programdan sonra bağlantısını verdiğimiz şu yazıyı Habertürk gazetesi için yazdı: http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/791207-otuken-bozkurt-ve-keci

Sayın Bardakçı, sunduğu fevkalade yararlı ve doyurucu programdan sonra bu yazıyı yazmakla kurdun Türklerin simgesi olmadığını iddia etti ama aynı şüpheci yaklaşımı nedense keçi konusunda göstermedi. Yazısında devletin simgesinin büyük ihtimalle keçi olduğunu iddia ederken, programda hemen yanında bulunan Taşağıl'ın konuya itirazını da dikkate almadı.


Murat Bardakçı'nın düşüncesi ne idi bilemeyiz, fakat tarih tartışmaları konusunda gündemi belirlemek gibi bir yeteneği olan Bardakçı'nın bu hamlesi yine boşa gitmedi. Daha önce Mümtaz'er Türköne'nin tartışmaya açtığı konu, bu kez de Murat Bardakçı ile tartışılır oldu.

Mümtaz'er Türköne'nin kurt simgesine ilişkin iddialarına cevaplarımızı şu bağlantıda vermiştik: http://acukbitig.blogspot.com/2010/12/turkoneye-gecikmis-cevap.html Bu yüzden, aynı hususları mümkün olduğu kadar tekrar etmemeye çalışarak "İslam öncesi Türklerin simgesi" meselesini ele alacağız.

Eski Türkler şamanist bir inanca sahiplerdi. Şamanist ve göçebe bir toplum olarak, doğa ile ilişkileri elbette çok kuvvetli idi. Hayvanlar, Türk mitoloji sisteminde önemli bir yere sahipti. Doğal olarak, eski Türkler birçok hayvana önem vermiş, birçok hayvanı muhtelif mânâları sembolize etmek amacıyla kullanmışlardı. Geyikler, kuşlar, parslar, ejderler, yılanlar, kaplumbağalar hep bu cümledendir. Tabii, keçiler ve kurtlar da...

Biz, bu hayvanlardan yalnızca birinin Türklerin simgesi olarak ele alınmasını doğru bulmuyoruz. Bütün bu hayvanların ve daha fazlasının Türk inancı ve toplum yapısı içinde önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Ancak "kurt değil keçi" diyen bir görüşün benimsenmesini, evleviyetle reddederiz. Zira bu görüş, kurda dair yeterli veri bulunmadığı gibi bir argümandan hareket ederek, Türklerde daha az yeri olan keçiyi simge olarak önermekle, evvela kendi içinde tutarsızdır.

Bahsi geçen arkeolojik kazıda bir kurt resmi yahut heykeli bulunmamıştır. Zaten arkeolojik çalışma ile ortaya çıkartılan şey Nuh'un gemisi değil, bir mezar olduğundan, içinden her hayvandan bir çift çıkması da beklenemez. Kurt, bu mezardan çıksın yahut çıkmasın, Türk tarihinde önemli yeri olan bir simgedir.

Göktürk kağanlarının kendilerine yardımcı olan kişilere kurt başlı tuğ hediye ettikleri, yazılı belgelerle ispatlanmış bir hadisedir.

Murat Bardakçı'nın söylediği gibi "çok daha sonraları uzak bölgelerdeki başka devletlerde" değil, Göktürklerin hemen ardından aynı bölgede kurulan Uygur Kağanlığında, yine, kurt başlı tuğlar kullanılmıştır. Daha sonra bugünkü Doğu Türkistan bölgesine yerleşem Uygurların kullandığı bu kurt başlı tuğlar, birçok freskte gösterilmektedir.

Tuğlar, dönemin hâkimiyet alametleridir. Bir tuğun başında kurt simgesinin bulunması, kurdun da hâkimiyet sembolü olarak kullanıldığının açık işaretidir.

Tarihi Çin metinleri, bize, Göktürklerin kurttan türediklerine inandıklarını söyler. Demek ki Türkler için kurt yalnızca hâkimiyetin değil, aynı zamanda kökenlerin simgesidir.

Bütün bunlara karşılık, Türklerin simgesinin keçi olduğu görüşü, Köl Tigin yazıtının tepesinde bulunan keçi sembolüne dayandırılmaktadır. Bu görüşü destekleyecek başka bir veri mevcut değildir.

Oysa, Birinci Göktürk dönemine ait olan Bugut yazıtının tepesinde de kurt yer almaktadır. Yani, mesele mutlaka bir yazıtta kendine yer bulmak ise, kurt simgesi, bu şartı da yerine getirmiştir.

Hâl böyle iken, Türklerin simgesinin kurt değil, keçi olduğunu iddia etmek, tutarsız bir fikri dile getirmektir. Bizim kanaatimiz, Türk mitolojisinin bütünlükçü yapısından dolayı, bütün bu simgelerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. Fakat mutlaka bir tercih yapmak zorunda kalacak olsa idik, herhâlde keçi simgesinin kurt simgesinden ağır bastığını söyleyemezdik.

Not: Kaynaklar ve resimler daha sonra eklenecektir.

2 Response to "Eski Türklerde Keçi ve Kurt Simgeleri"

Anıl Says:

Çok güzel bir yazı,ben de Murat Bardakçı'nın bu yazısından sonra yanlışlarını acaba nasıl dile getireceğim diye düşünüyordum.

Siz derdimize derman oldunuz.Ek olarak belirtmek isterim ki,yine Ahmet Taşağıl'ın Göktürkler kitabında aynen şu şekilde anlatılmakta:

"Sancaklarının başına altından kurt başı takarlar,muhafızlarına savaşçılarına Börü derler.Çin dilinde anlamı Kurt demektir.Yani kurttan doğmuşlardır ve eskiyi unutmuyorlardı"

Zaten bilindiği gibi Çin kaynakları Türkleri anlatırken ünlü Bozkurt efsanesiyle başlamaktadır.Oğuz Kağan destanı gibi Türklerin en önemli destanında Kurdun çok büyük bir yerinin olması bile tek başına Türklerin simgesinin Kurt olduğunu gösterir.

Türklerin kurttan türediğinin anlatılması,Türk'ün simgesinin kurt olduğunu göstermektedir.Tabii bütün hayvanların bir yerinin olması pek tabiidir.Ama söylemek istediğim şudur ki,illa bir simge seçeceksek bu kurttan başka bir şey değildir.

Mehmet Çalışkan Says:

Eski Türkler tabiatla iç içe oldukları için hayvanların çoğu totem olmuştur; fakat bunlardan en önemlisi geyik (veya dağ keçisi) ile kurttur. Kurttan türeme efsanesi, kurt başlı sancak vs. bunlar hep malumdur. İddia edildiği gibi parsın kurt sanılması gibi bir saçmalık olamaz. Çinliler kaganın muhafız ordusuna "böri" dendiğini açıkça yazmışlar (Sanırım "Börü Budun" saçmalığı buradan çıktı). Geyik-keçi de mühim bir totemdir. Orkun Yazıtlarındaki damga, hazinelerden çıkan gümüş geyik heykeli, Çengiz Han'ın soyunu kurt ve geyiğe bağlaması, Avrupa Hunlarındaki sihirli geyik efsanesi vs... Keçiyi, köpeği, parsı, arslanı, kartalı, ejderhayı vs. Türklerin tek sembolü haline getirmek işgüzarlık olur. Ona bakarsak Türklerde koyun-koç totemi de vardır. Ak-koyunlu ve Kara-koyunlulardan kalan koç başlı heykelcikler malumdur.

Bardakçı, Kür Şad meselesinde de aynı şeyi yapmış ve "Kür Şad yok ki naber?" demişti. "O, aslında öyle değil!" demeye bayıldığı için bu tip şeyler yapıyor. 2 sene sonra Ahmet Taşağıl bir daha programa çıkar, o zaman Kür Şad meselesi gibi bu teraneden de vazgeçer.

Yorum Gönder