Bazıları der ki, efendim, Türk inancının adı Şamanizmdir. Bazıları, Şamanizm genel bir inanış biçimidir, eski Türk inancı bunun bir parçasıdır, derler. Bir kısım insan, Şamanizm Tunguz inancıdır, Türkler Şamanist değildi ve değildir, derler. Bazıları ise, Şamanizm zaten bir din değildir, derler. Yorum gani...
İmdi, Şamanizm sözcüğünün Tunguzca rahip anlamına gelen şaman sözcüğüne, aşağı yukarı her dilde "Ayvayı yedik." anlamına gelen +ismos ekinin eklenmesi ile oluştuğunu hepimiz biliyoruz, değil mi? Tabii, hayır efendim, Tunguzlar bu kelimeyi Sanskrit'ten aldılar derseniz de ne diyeyim, belki doğrudur, öyle diyeni de duyduk. Ama mühim değil.
Ben şunu söyleyeyim hele: Sözlü kültüre dayanan Türk inancı, zaman içerisinde birçok değişim geçirmiştir. Yani Türk inancı ilk günkü duruluğu ile değil, yüzyılların yüzünde bıraktığı kılıç izleri ile yaşıyor. Kötü bir şey mi? Hiç sanmıyorum.
Yine de, Türklerin eski tarihli yazılı metinleri çok kısıtlı olduğundan, buradaki boşluğu fırsat bilip, "Bugünkü Hakas-Yakut inancı sonradan Moğollardan falan alınmıştır, zaten Asya'ya dair kötü olan her şeyin müsebbibi Moğollardır, oysa eski Türkler tevhid inancına sahip übermensch'ler olarak günde beş vakit namaza dururlardı." demeye getirenler az değil.
İşin aslı biraz daha değişik. Elbette, Türk inancını tanımlamak için "Şamanizm" yerine "Tengricilik" gibi bir şey desek, hatta hiç kasmasak da "Türk inancı" desek, çok daha güzel olur. Fakat Şamanizm kavramından bu kadar korkmaya da gerek yok.
Şamanizm elbette, belli ritüeller üzerine kurulur. Bu ritüellerin dayandığı bazı bilgiler, o bilgilerle beslenmiş bazı hikayeler ve bütün bunların üzerine kurulan bir sanat anlayışı... Türk inancının özeti budur.
Hâl böyle olunca diyorlar ki "Öyle din mi olur? Din dediğinin kitabı olacak, kuralları olacak, kodu mu oturtacak!"
Ben de isterim tabi kodu mu oturtan bir genelkurmay başkanı, pardon, din anlayışı. Ama yoksa ne yapalım, hâlimize üzülüp bozkır ortalarında (çünkü köşesi yoktur bozkırın) ağlayalım mı?
Hayır canım efendim, bir dinin illa ki bir kitabı olması gerekmez. Bir din mutlaka normlar bütünü olmak zorunda değildir. Eski dinler normlardan çok folklora dayanırlar ve varlıklarını ispat için sonradan ortaya çıkan İbrahimi dinlerden icazet almak zorunda değildirler. Türk dini de böyledir.
O hâlde, Şamanizm dediğimiz kavramın da pekâlâ bir dini anlattığını söyleyebiliriz.
Şaman sözcüğünün Tunguzlarca kullanılıyor olması ise, eski Türk dinine şamanizm denilemeyeceği anlamına gelmez. Mühim olan bugün artık kazanmış bulunduğu anlamdır.
Ancak, genel olarak "Şamanizm" dediğimizde, Amerika dâhil olmak üzere dünyanın birçok yerindeki çeşitli inanç sistemleri anlaşılıyorsa, isabet oranını artırmak üzere "Türk Şamanizmi" yahut daha güzeli "Altay Şamanizmi" demek de mümkündür.
Peki, "Ben Şamanizm adını yanlış buluyorum, Tengricilik yahut Göktanrıcılık demek istiyorum." derse bir âdemoğlu, ona ne deriz? Ne diyeceğiz, "Hayhay, sen bilirsin!" deriz. Fakat eğer bu itirazını "Şamanizm sonradan çıktı hep, Tengricilik monoteisttir." gibi bir arka plana dayandırıyorsa, vah ona vahlar ona.
Esenlikler,
Hoş bir yazı olmuş. Her ne kadar gereksiz tartışmaları kaile almaz tavırda yazılsa da içten içe sitem var. Varsın semitik inanca bağlı kandaşlar kadim Türk inancını yok saysınlar ya da Kür Şad'ı müslüman yapsınlar.
Bu arada göz gezdirdim ama yazan kişi ya da kişilerin adına rastlamadım. Toğrul Beğ, siz misiniz?